Hayatımızın en verimli anlarında hayattan yoksun yaşıyoruz. Biz kim miyiz? Biz ataması yapılmayan öğretmenleriz... Durun sizlere kendimizi daha yakından tanıtayim. Biz öğretmen olmak amacıyla üniversite okuyan ;ama sonunda ya memur ya da işçi olan gençleriz. Dahası da var, okullarda hademelik yapan diplomalı köleleriz. Çaresizlikten intihar eden genç nesilleriz. Ne acı bir tablo değil mi? Bizler elimizdeki tebeşirleri geleceğe uzatmaya çalışan öğretmenler,elimize batırılan iğnelerle irkiliyoruz. Kaçmak yakışmaz bizim adimlarimiza;ama öyle bir andayiz ki emeklesek tekme yiyoruz. Ne yapacağımızı,hangi kuldan medet umacagimizi şaşırdık. Bizler yıkıntılar arasındaki baykuş misali bakıyoruz hayata. Geleceği düşündükçe bir çıkmaza giriyor ve o yıkıntı arasında kalakalıyoruz. Diri diri gömülüyoruz umutsuzluk çukuruna,üstelik kimse farkında değil! Nasıl da güzeldi öğretmenlik hayalleri kurmak,ah ne güzeldi okul kokusunu içimize çekebilmenin keyfini yaşamak. Şimdi ardıma bakınca hayal çöplüğünden başkası değil gördüğüm. Peki nerde bu çöplüğün horozları? Gündüz vakti ötmeyi bilen;ama hava kararınca kümesine çekilen kahramanlar(!) ? Nerde bizi yıkıntılar arasında bırakanlar? Düşünmenin en gebe zamanındayız. Ne olabileceğim? Ne olmama izin verecek sistem? Ne ne ne... Bitmez tükenmez sorular... Kimin elinde piyonum? Hangi parmaklar boynuma asılıp bana yön veriyor? Şahlar matlar diyarında garip hale düştüm. Hem de ne düşüş! Bizler,yani, nesillerin emanet edildiği öğretmenler,en kasvetli yarınları elinin tersiyle iten,ülkesine bahar yağmurları saçan kişileriz. Görüyorum ki bu ülkeye halen asit yağmakta! Sesimin son sınırından sizlere sesleniyorum:"Hakkımız olan mesleği elimizden almayın! Başak misali eğilen başlarımizi yalancı şefkatlerle okşamayin! Bırakın da hak ettiğimiz gibi öğretmen kalalım!"
TEŞEKKÜRLER AYŞEGÜL ELDEMİR |